YETİŞTİRME YURTLARI VE KİMSESİZ ÇOCUKLAR

Haberleri izliyor musunuz? Sokak çocuklarını suçlamakla başlayan haberler, ülkedeki neredeyse tüm suçları tinerci çocukların işlediğiyle devam etti. O hale getirildi ki; sokakta bu çocuklardan biri öldürülse neredeyse halk alkışlayacak ve öldüreni kahraman ilan edecek. Şimdi sıra yetiştirme yurtlarındaki çocuklarda. Kızların hiçbiri bakire değil, yani neredeyse fahişeler ve erkeklerin hepsi suçlu... Neredeyse yerleri yurtlar değil hapishaneler. Bir şeyleri unutmuş olmalıyız. Bunların başında erişkin olduğumuz geliyor. Sonra bahsettiğimiz, adeta linç ettiğimiz canlıların çocuklar olduğunu tamamen unutmuş görünüyoruz, üstelik bizim çocuklarımız olduğunu hiç hatırlamıyoruz galiba. Peki bu çocukları ihmal ve istismar eden erişkinler nerede? Bu çocukları korumak için devletten para alan yöneticiler ve onları görevlendiren devlet nerede? Olayın tarafı gibi acıklı ve anlamsız, çocuklara yararı olmayıp, onları adeta mahkum eden demeçlerle değil, fiili olarak hepimiz neredeyiz? Uzmanlar yıllardır bu sistemin yanlış olduğunu söyleyip duruyor. Yetiştirme yurtlarında, koğuşlarda, eğitimsiz bakıcılarla sağlıklı çocuklar yetiştirmenin olanaklı olmadığını bütün dünya biliyor zaten. Yurtlarımızdaki çocuklarımızın neredeyse yüzde 70'inin anne-babaları var. Eskiden yetiştirme yurtlarına Anne ve babası olmayanlar alınırdı şimdi ise anne baba var bakamıyoruz diyerek çocuklarını işin ilginç yanı 15-16-17 yaşında bırakıyorlar Ekonomik nedenlerle bakamıyoruz diyerek bırakıyorlar çocuklarını, daha iyi bakılsınlar diye. ve devlet bu çocuğa iş verince aile gelerek o çocuğu tanıyor  Demek ki ailelerimiz çocuklarına bakamayacak durumda ve çocuklarının orada daha iyi olacağını düşünüyor. Oysa biz yıllardır bunu görmezden gelip, yurt çocuklarının aç ve çıplak olduğu edebiyatına inandık. Oysa onlar ailelerinin yanındaki birçok çocuktan iyi koşullardaydılar. Tek eksikleri sevgi ve kabullenilmekti.

MODEL OLARAK NELER VAR VE NE YAPIYORUZ? 
Yurt semtlerinde, yetiştirme yurdu çocuklarının kendi çocuklarıyla okula gitmesini istemeyen Türk halkının bu çocuklara üzüldüğüne inanmak bazen zor oluyor. 
Eğer biz bu çocukların ailelerine olanak tanırsak, kimsesiz ya da ailesiyle olması sakıncalı çocuk sayısı yüzde 30'lara düşüyor. Bizler, toplum ve devlet olarak bu kadar çocuğa sahip çıkamıyorsak sorunu onlarda değil, kendimizde aramalıyız. Mevcut sistemimiz var başta. Büyük binalar, içlerinde koğuşlar ve yüzlerce çocukla bir-iki bakıcı. Üstelik bu konuda eğitimsiz ve küçücük maaşlarla çalışan insanlar. Siz evinizde iki-üç çocuğunuza bakmakta zorlanırken, en az 30 çocuğa bakması, üstelik iyi bakması beklenen bakıcılar... Bire bir sevgi alamayan, yurt dışında da kabul görmeyen, yurt çocuğu olduklarını gizlemek zorunda bırakılan, istenmediklerini küçücükken öğrenen yürekler.

YURT ÇOCUĞU OLMAK UTANILACAK BİR ŞEY DEĞİL 
Buna rağmen çoğu başarılı öğrenciler biliyor muydunuz? Anne babalarının milyarlar akıttığı ama okutamadığı çocukların çoğundan başarılı. Ama kendilerini gizliyorlar. Çünkü biz toplum olarak onlara yurt çocuğu olmanın utanılanacak bir şey olduğunu öğrettik, onlar iyi birer öğrenciydiler ve öğrendiler, saklıyorlar. Kalanların bir kısmı çalışıyor, bir kısmı evlendi ve bir kısmı uygun olmayan yollara saptılar. Hapse düştüler, uyuşturucu kullanıyorlar tıpkı ailelerinin el bebek, gül bebek büyüttüğü bazı çocuklar gibi, sizlerin çocukları gibi... Çocuk köyleri: Yıllarca üniversitede anne yoksunluğunu anlatırken öğrencilerime, en iyi sistemin çocuk yetiştirme yurtları olacak ama bu yurtlar sadece anne babası olmayanları alsınlar anlaşmalı boşanarak aynı evi paylaşanların çocuklarını almasınlar. Beceriksizliğimizi söylemek yerine bilmediğimiz şeyleri eleştirdik. Daha kötüsü çocukları korumakla yükümlü emniyetinden, yargısına, çocuklardan sorumlu olan büyükten küçüğüne kadar bunun suçunu çocuklara attık ve onları kendi ellerimizle toplumdan biraz daha uzaklaştırdık' diyeceğim. 'İşletmek için konuyu bilen iyi karar vericilere, verilen kararları doğru uygulayacak bilgili kişilere gerek var' diye geçen bir genç gördüm yaşları tahminen 14-15 saat sordu söyledim bu saatte bu soğukta niye geziyorsun dedim sevgi evinde kalıyormuş aylak aylak dolaşıyordu yavrum bu saatte evine git dedim izin aldım dedi ama bende yetiştirme yurdunda büyüdüm bizde ise saat saat 8-9 bırak izin almayı müsaade etmezlerdi bile bizim yurtta terk edilmiş hiç bir çocuk yoktu birde evlatlık meselesi var şimdi bunlarıda  ekleyeceğim. Evlatlık: Bu çocukların evlatlık verilmesi uygun çözümlerden biridir. Bugün bir sivil toplum örgütünün çok tanınan ama konuyla ilgisi olmayan başkanının demecini dinledim. "Evlatlık almak isteyen çok ama koşullar ağır, değişmeli" diyordu. Evlatlık almak isteyen çok değil malesef. 0-1 yaş arası çocuk isteyenler gerçekten çok. Bu yaş grubu çocuk sayısı ise sınırlı. Daha büyük çocukları almak isteyen yok gibi. Bazı geleneklerimiz engel oluyor. Tüp bebeğe umutsuzca paralar yatırılıyor ama başkasının çocuğu büyütmek istenmiyor. Koşullara gelince... Biri gelip sizin çocuğunuzu ömür boyu değil, birkaç saat için alıp gitmek istese, tanımadan, araştırmadan verir misiniz? Peki siz vermezsiniz de devlet kendine emanet çocuğu nasıl versin? Tacizin, suçun bu kadar fazla olduğu bir dönemde bu çocuklar kullanılırsa hesabını kim verecek? Koruyucu aile: Çocuğu alırsınız, nüfusa geçmez, mirasınıza girmez ama yürek paylaşırsınız. Bakarsınız, seversiniz, sevilirsiniz. Kampanyalar yapıldı, anlatıldı hâlâ koruyucu aile sayısı çok çok az. Yani herkes çözüm istiyor ama kimse bir şey yapmak istemiyor. Yeterli koruyucu aile bulmayı başarabilen biri olursa, hele bunu 4 ayda yaparsa belki beklediği gibi kahraman olmaz ama cennetlik olacağı ve herkesin saygı duyacağı kesin...

ONLAR DA ÇOCUK, İYİ AİLE ÇOCUKLARI GİBİ 
Evet, durum böyle. Yapılması gerekenler belli ama yapılanlar belli değil. 
Kimsesiz çocukların bizim olduğunu unuttukça, onlar bile bile toplum dışına itildikçe, her siyasi iktidarla eğitimli kadrolar dağıtılıp, yerlerine konuya, daha önemlisi çocuklara uzak kişiler getirildikçe, her gündem yaratılmak istendiğinde onlardan yararlandıkça, her defasında söylenip, şikayet edip hiçbir şey yapmadıkça, sayıların artması dışında değişen bir şey olmayacak. Onlar da çocuk, tıpkı aileleriyle yaşayanlar gibi. Onlar da büyüyor, başarılı, başarısız oluyorlar, hata yapıp, suç işliyorlar aynen 'iyi aile çocukları' gibi, bizlerin çocukları gibi. Tek günahları 'kimsenin' çocuğu olamamak...

NELER YAPILABİLİR ?
Bunun için önce eskiden olduğu gibi yetiştirme yurtları yeniden açılsın her ile açılsın ama burada çalışacak kişiler çocukları seven kalbinde allah korkusu olan ve en az lise mezunu olan kişilerden alınsın odalar en az 4 en fazla 8 kişilik olsun odaların içinde tuvalet olsun banyo olsun yani 2+1 ev gibi olsun balkonu olsun bu çocuklara meslek edinme kurslarıda verilsin.

Sosyal aktiviteler çok olsun çocuk rahatlasın yurtların kenarında yol olmasın kahvehane lokanta internet cafe olmasın.

bu yurtlarda konusunun uzmanları çalıştırılsın hizmet alımı sözleşmeli vs.çalıştırılmasın mümkünse önce yetiştirme yurtlarından çıkanlar ayrılanlar buralarda çalıştırılsın.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FLORASAN LAMBA VE TASARRUFLU LAMBANIN ZARARLARI

ÇİN MALI AYAKKABILAR NEDEN ZEHİRLİ

OKULDA ŞİDDET NEDİR VE ALINACAK ÖNLEMLER